Teknolojinin gelişimi dur durak bilmiyor, sürekli olarak ileriye dönük bir gelişim söz konusu ve bu gelişim her alanı kaplıyor. İnsan beynini etkileme girişimi ise uzun zamandır üzerinde çalışılan bir konudur. Bilim buna nörobiyolojik kontrol adını vermiş. Görünüşte, tıp ve spor alanında daha verimli çalışmalar için geliştirilen bir bilim olarak görünse de aslında insan beynini elektromanyetik dalgalarla yönlendirme, düşünceleri belli bir olaya yoğunlaştırma, iradeyi ele geçirme gibi birçok amaç için de kullanılacağı bir sır değil. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü araştırmacıları, beyin aktivitelerini kontrol etmek ve yönlendirmek üzerine çalışıyorlar.
Yapılan çalışmalardan biri parietal korteksin yarısının yaydığı ALPHA dalgalarını baskılamak böylece dikkati arttırmaktır. ALPHA dalgaları ile dikkat arasında sıkı bir ilişki olduğunu ortaya çıkaran bilim adamları, bu dalgaları manipüle etmek için, bastırıcı karşıt dalgalar yollamak gibi kolay bir yöntemle bunu başarabiliyorlar. Bilim insanları bir kısım insan alarak, onların beynindeki parietal korteksin bir kısmının yaydığı dalgaları baskıladılar, öbür grupta ise bu insanların beyin dalgalarını desteklediler. Baskılanan gruptaki kişilerin, beyin dalgaları monitörde izlendi ve onların dikkatini ölçen sorular soruldu. Sorulara tam bir dikkat içinde cevap veren birinci grubun bu tutumuna karşın, ikinci gruptakilerin dikkat dağılması problemi yaşadıklarını gördüler.
Düşünceler, beynin biyolojik yapısını yeniden şekillendirebilir. Michel Le Van Quyen isimli bir araştırmadı, düşünce ve duygularını değiştiren insanların, beyin biyolojik yapısını da değiştirebileceğini iddia ediyor. Hatta zihnin güçleri adlı bir kitap da yayınladı. Kitabın ismini Flammarion olarak adlandırmış. Kitapta, insanın dış dünyadan bağımsız olarak, insanın kendi beyin dalgalarını kontrol edebileceğini, bu kontrol sayesinde birçok acı verici düşünce ve saplantıdan kurtulabileceğini ifade ediyor. Beynin en çok kontrole muhtaç dalgaları 8-12 Hz frekansına sahiptir.
Günümüzde bu tür çalışmalar gizli yapılıyor. Toplumların beyinlerini etki altında bırakmak için telkinler, radyo dalgaları olarak çok rahat oluşturulabilir ve belli bir kesim insan bu dalgalardan etkilenebilir. Eğer gözlerimiz elektromanyetik dalgaları görebilseydi, etrafımızdaki dalga ağını görünce dehşete kapılacaktı. Ama gözlerimiz bu dalgaları görmüyor. Büyük bir elektromanyetik dalga etkisi altındayız. Belli frekans bandında yayın yapan yüzlerce radyo istasyonları, TV istasyonları telsiz dalgaları, modemlerin yaydığı dalgalar, LCD ekranlardan yayılan dalgalar, cep telefonları ve baz istasyonlarının yaydığı dalgalar büyük bir karmaşa aslında… Dolayısıyla beyin de bu dalgalardan olumsuz etkileniyor. Şehir içinde stresli olan, yorgun uyanan, konsantrasyonu bozuk bir insan, tüm bunlardan uzaklaşıp basit bir köy ortamına gittiğinde, tüm stresi atıyor, erken uyanıyor ve onu geren bir stres olmuyor.